Yahuda İskariyot: Yeremya'daki İki Peygamberlik

Çömlekçinin Tarlasını satın al, çömlek kırılıp tamamen parçalanacak1

Masud Masihiyyen

Dört İncil yazarından biri olan Matta, Yahuda İskariyot’un ölümünü anlatan (27:3-10) ve böylece Yahuda’nın diğer on bir öğrenciden farklı olarak, dirilmiş Mesih’i Galile’de niçin göremediğini açıklayan tek kişidir (28:16-20). Yahuda’nın on iki kişilik havari grubundan ayrıldığı bilgisi, dirilişinden sonra Mesih’in on iki yerine on bir öğrenciye görünüp emir verdiğini kaydeden Markos ve Luka tarafından da ima edilmiştir (Markos 16:14; Luka 24:9 ve 33). Diriliş ile ilgili anlatımlarda on bir sözcüğünün geçmediği Yuhanna İncili’nde ise Yahuda İskariyot’un tüm öğrenci grubundan ayrıştırıldığı bilgisine, Yahuda’yı mahva giden adam olarak tanımlayan Mesih’in duasında (17:12) atıfta bulunulmuştur. Bu sebeple, Yahuda İskariyot’un on iki kişilik havari grubundan ayrılması konusunda dört İncil metninin mükemmel bir uyum içinde bulunduğu söylemek hatalı olmayacaktır.

Ancak İncil yazarı Luka, Yeni Antlaşma metninin beşinci kitabı olan Elçilerin İşleri’nde Matiya’nın on ikinci havari olarak Yahuda İskariyot’un yerini aldığını söylediğinde bu konu farklılaşıp anlaşılması güç bir hale gelir. Elçilerin İşleri’nde on ikinci yeni havarinin seçilmesinden hemen önce Petrus tarafından aktarılan Yahuda’nın ölümüyle ilgili bilgi, Matta tarafından İncili’nin 27. bölümünde aktarılan bilgiden görünürde oldukça farklıdır. Tartışmaların bu noktasında Matta ve Luka’nın Yahuda’nın trajik sonu konusunda farklı gelenekleri izlediklerini düşünmek mümkündür.  

Matta, Mesih’i ele verip düşmanlarına teslim eden Yahuda’nın pişmanlık duyduğunu ve Mesih’in yakalanmasından hemen sonra kendi hayatına son verdiğini belirtmiştir:

İsa'yı ele veren Yahuda, O'nun mahkûm edildiğini görünce yaptığına pişman oldu. Otuz gümüşü başkâhinlere ve ihtiyarlara geri götürdü. «Ben suçsuz birini ele vermekle günah işledim» dedi. Onlar ise, «Bundan bize ne? Onu sen düşün» dediler. Yahuda paraları tapınağın içine fırlatarak oradan ayrıldı, gidip kendini astı. (Matta 27:3-5)

Luka’nın yazdığı Elçilerin İşleri isimli kitapta ise Petrus, Yahuda’nın trajik ölümünü tamamen farklı bir açıdan ele alarak anlatmış ve Yahuda’nın ölüm nedeninin pişmanlık ve tövbe olduğunu belirtmemiştir. Aslında Petrus’un konuşmasında Yahuda İskariyot’un ölümü açık bir şekilde feci bir kazaya bağlanmıştır:

Bu adam, yaptığı kötülüğün karşılığında aldığı ücretle bir tarla satın aldı. Sonra baş aşağı düştü, bedeni yarıldı ve bütün bağırsakları dışarı döküldü. Kudüs'te yaşayan herkes olayı duydu. Tarlaya kendi dillerinde `Kan tarlası' anlamına gelen `Hakeldema' adını verdiler. (Elçilerin İşleri 1:18-19)

Kutsal Kitap’ın karşıtları – ki onlar güvenilirliğine ve yanılmazlığına meydan okuyabilmek için Kutsal Kitap’ı yüzeysel ve hatalı bir biçimde okuyup yorumlarlar – yukarıda alıntılanmış iki bölüm arasında kesin çelişkiler bulunduğu sonucuna varırlar. Bu yüzden, Tanrı’nın sözüne muhalefet edenlerin pek çok çaba sonucunda Matta’nın anlatımı ile Petrus’un konuşması arasındaki farklılıklardan üç adet sözde çelişki türettiklerini görmek şaşırtıcı değildir. Bu farklılıklar aşağıdaki soruların oluşturulması aracılığıyla belirgin bir hale getirilir:

  1. Yahuda, Mesih’i ele vermesi sonucunda edindiği kan parası ile bir tarla mı satın almıştır (Elçilerin İşleri 1:18) yoksa bu parayı tapınağa mı fırlatmıştır (Matta 27:5)?
  2. Yahuda, kendini astığı için mi (Matta 27:5) yoksa kafa üstü düşüp bedeni yarıldığı ve tüm bağırsakları dışarı çıktığı için mi (Elçilerin İşleri 1:18) ölmüştür?
  3. Söz konusu tarla, Yahudi kahinler onu kan parasıyla satın aldıkları için mi (Matta 27:8) yoksa Yahuda’nın korkunç ölümünden dolayı mı (Elçilerin İşleri 1:19) “kan tarlası” olarak isimlendirilmiştir?2  

Tüm bu sorular eşit ölçüde önemlidir ve iki İncil yazarının anlatımlarından kaynaklanan çoklu çelişkiler olarak sunulmaktadır. Kutsal Kitap’ın bu iki metnine yönelik bu sık saldırıların farkında olan Catholic Encyclopedia, çelişki suçlamasını reddedip yukarıdaki birinci ve üçüncü soruda yazılı olan farklılıkları uzlaştırmaya çalışmıştır:

Bazı modern eleştirmenler Elçilerin İşleri’ndeki bu bölüm ile Matta’nın anlatımı arasındaki söz konusu tutarsızlıklara vurguda bulunurlar. Çünkü Aziz Petrus’un onlar tarafından yorumlanan konuşması Yahuda’nın kötülük sonucu kazandığı parayla tarlayı bizzat kendisinin aldığını ve tarlaya Yahuda’nın ölümünden dolayı “kan tarlası” dendiğini ima etmektedir. … Ancak yine de bu iki anlatımı uzlaştırmak o kadar da zor değildir. Çünkü tarla, ihanetin sonradan Yahuda tarafından istenmeyen bedeliyle alınmış olsa da dolaylı olarak Yahuda tarafından alınmış veya onun mülkiyetindeymiş gibi gösterilmiş olabilir. Yani Yahuda, tarlayı kendisi satın almamıştır. Aziz Petrus’un “Hakeldema” (kan tarlası) ismiyle ilgili sözleri hain öğrencinin dehşet verici ölümüne olduğu kadar “kötülük sonucunda kazanılan paraya” da gönderme yapmış olabilir.3 

Yahuda’nın ölümünün araçları veya biçimiyle ilişkili diğer çelişki iddiası, Yahuda’nın ölüm “yöntemi” ile aynı olayın “sonuçları” arasında gerçekleştirilen kesin bir ayrıştırma yardımıyla iki anlatımın uzlaştırılması sayesinde daha kolay bir şekilde çürütülebilir:

Çok eskiye dayanan bir geleneğe göre, Yahuda kendisini, bir uçurumun kenarında bulunan Hinnom Vadisi’nin yukarısında asmıştır. Zamanla ip gevşeyerek (veya kesilmesi ya da çözülmesi sonucunda) Luka’nın anlattığı şekilde Yahuda’nın cesedinin aşağıdaki tarlaya baş üstü düşmesine yol açmıştır. Matta, Yahuda’nın düştüğünü ve onun bağırsaklarının dışarı çıktığını inkâr etmemiştir; Luka da Yahuda’nın kendisini astığını inkâr etmemiştir. Kısacası, Matta, Yahuda’nın kendini öldürme yöntemini kaydetmiştir. Luka ise bu olayın sonucunu aktarmıştır.4

İslamcı yazarların, çarmıh acıları sırasında Mesih’in Yahuda İskariyot ile yer değiştirdiği iddialarını desteklemek için Matta 27:3-10 ve Elçilerin İşleri 1:18-19 arasındaki farklılıklara atıfta bulunması ilginçtir. Mesih’in çarmıha gerildiği bilgisinin tarihsel gerçekliğini inkâr etmeye çalışırken, İslamcı eleştirmen Jamal Badawi yukarıdaki soruları sorup Yahuda’nın ölümüyle ilgili Yeni Antlaşma metinlerinin çelişkili olduğu sonucuna varmıştır.5

Matta’yı hedef alan suçlamalar, onun Yahuda’nın ölümüyle ilgili farklı ve özgün bir anlatımda bulunmasıyla ve böylece Luka tarafından sunulan verilerle çelişmesiyle sınırlı değildir; çünkü Matta, Yahuda’nın intiharından önce yaşananların anlatıldığı bölümde yer alan peygamberlik sözünün Zekeriya’nın kitabından alınmasına rağmen yanlışlıkla Yeremya’ya atfedildiğini savunan Kutsal Kitap okuyucuları tarafından da sert bir biçimde eleştirilmektedir.6 İki kaynağın Matta tarafından karıştırıldığı iddiası Matta İncili ve Elçilerin İşleri kitabında Yahuda İskariyot’un ölümüyle ilgili iki anlatım arasındaki mevcut farklılıklarla dolaylı yoldan bağlantılıdır. Bu sebeple bu iddia da, “Matta ve Luka’nın, Yahuda’nın ölümü ile ilgili anlatımları arasındaki farklılıkların sebepleri nelerdir?” temel sorusuna yanıt bulmak amacıyla kurgulanmış aşağıdaki sorulara eklenmelidir:

  1. Matta niçin bir tarla satın alma fikrinin Yahuda yerine Ferisilerden çıktığını vurgulamıştır? 
  2. Matta niçin Yahuda’nın parasıyla alınan tarlanın yabancıların gömülmesi işlemi için kullanıldığını iddia etmiştir?
  3. Matta, İncil’inin 27. Bölümünde geçen ve çömlekçinin tarlası ile ilgili olan peygamberlik sözünü, kaynağı Zekeriya’nın peygamberlik kitabı olduğu açıkken, niçin Peygamber Yeremya’ya atfetmiştir?
  4. Luka niçin Yahuda’yı intihara sürükleyen pişmanlıktan ve tövbeden söz etmemiştir?
  5. Luka’nın anlatımında Yahuda’nın ihaneti ve ölümü niçin açgözlülük günahı ile ilişkilendirilmiştir?
  6. Luka niçin okuyucusuna Yahuda’nın trajik ölümünü Tanrı tarafından cezalandırılma örneği olarak tasvir ettiği izlenimini vermektedir?
  7. Luka niçin ısrarla Yahuda’nın başına gelen felaketin satın aldığı tarladayken gerçekleştiğini öğretmiştir? 

Matta İncili’nde Yahuda İskariyot

Matta, Yahuda İskariyot’u sonraları pişmanlık duymuş ve katlanılmaz suçluluk duygusu nedeniyle intihar etmiş bir hain olarak tanıtmıştır. Ayrıca Matta, Yahuda’nın pişmanlığını ve trajik ölümünü onun yaşamındaki olayların akışında aniden gerçekleşen köklü bir değişiklik gibi anlatmamıştır. Metinsel bütünlüğe ve konusal uyum ilkesine sadık kalarak, Yahuda’nın Rabbin Son Akşam Yemeğinde suçluluk hissetmeye başladığını ima yoluyla dile getirmiştir. Mesih’in ihanet ile ilgili öngörüsünden hemen sonra Yahuda tarafından sorulan soru, onun üzüntü duyduğunun ilk işaretini vermiştir:

İnsanoğlu, kendisi için yazılmış olduğu gibi gidiyor, ama İnsanoğlu'nu ele verenin vay haline! O adam hiç doğmamış olsaydı, kendisi için daha iyi olurdu.» O'nu ele verecek olan Yahuda, «Rabbî, yoksa beni mi demek istedin?» diye sordu. İsa ona, «Söylediğin gibidir» karşılığını verdi. (Matta 26:24-25) (Matta, Yahuda’yı bu soruyu soran tek öğrenci olarak göstermiştir.)

Yine de Yahuda’nın pişmanlığı ve onu intihara sürükleyen katlanılmaz üzüntü, Tanrı’nın kudretini ve bilgeliğini gösteren bir Eski Antlaşma peygamberliği ile direk bağlantıya sahip önemli bir olay işlevi görmüştür. Son derece çarpıcı bir şekilde, Yahuda’nın 30 parça gümüş paranın tapınağa fırlatılması aracılığıyla dışa vurulan pişmanlığı ve öfkesi, Yeremya’nın kitabındaki bir peygamberlik sözünün gerçekleşmesiyle sonuçlanmıştır. Matta şaşırtıcı bir biçimde, Yahuda’nın ve Yahudi dinsel yetkililerin, Yeremya tarafından yüzlerce yıl önce söylenmiş bir peygamberlik sözüne uygun şekilde davrandıklarını belirtmiştir:

Böylece Yeremya peygamber aracılığıyla bildirilen şu söz yerine gelmiş oldu: «İsrail oğullarından kimilerinin O'na biçtikleri değerin karşılığı olan otuz gümüşü aldılar ve Rab'bin bana buyurduğu gibi, çömlekçinin tarlasını satın almak için harcadılar.» (Matta 27:9-10)

Matta’nın bu peygamberlik sözünü Yeremya’ya atfetmesi bazı eleştirmenlere bir parça şaşırtıcı ve problemli görünse de, onun Zekeriya ile Yeremya’yı karıştırarak hata yaptığını savunmak pek kolay ve mantıklı değildir. Matta’nın, Zekeriya’nın kitabından alıntılanmış birkaç ikincil ön bildiri eşliğinde aslında Yeremya’nın kitabındaki bir peygamberlik sözüne odaklandığını anlamak biraz zaman alabilir. Buna karşın, bu peygamberlik sözü ile ilgili en önemli nokta, onun Yahudi dinsel yetkililerle hain Yahuda arasında yaşananlara gizemli bir biçimde bağlantılı olmasıdır. Yani, Tanrı’nın planına dâhil edilen Yahuda, Eski Antlaşma’daki bir peygamberlik sözünün gerçekleşmesinde temel bir aktör işlevi görmüştür; ki bu, Mesih’e ihanet eden öğrenciyi araç olarak kullanma konusunda Tanrı’nın aşkın iradesini ve gücünü göstermektedir.

Matta 27:9-10’da yazılı olan peygamberlik sözünün asıl kaynağının Zekeriya’nın değil de Yeremya’nın kitabı olduğuna işaret eden anahtar söz grubu “bana buyurduğu gibi”dir. Rab, Peygamber Yeremya’ya bir tarla satın almasını buyurmuştur – yani emretmiştir – ve aynı peygamber, çarpıcı bir şekilde kitabının 32. Bölümünde satın alma işlemini Tanrı’nın öngörüsünün gerçekleşmesi olarak değerlendirmiştir:

Yeremya, "RAB bana şöyle seslendi" diye yanıtladı, "Amcan Şallum oğlu Hanamel sana gelip, 'Anatot'taki tarlamı satın al. Çünkü en yakın akrabam olarak tarlayı satın alma hakkı senindir' diyecek. "Sonra RAB'bin sözü uyarınca amcam oğlu Hanamel muhafız avlusunda yanıma gelip, 'Benyamin bölgesinde, Anatot'taki tarlamı satın al' dedi, 'Çünkü miras hakkı da en yakın akrabalık hakkı da senindir. Onu kendin için satın al.' "O zaman RAB'bin sözünün yerine geldiğini anladım". (Yeremya 32:6-8)

Görüldüğü gibi, Rab tarafından söylenen bir ön bildirinin nasıl gerçekleştiğini anlatan Yeremya, Tanrı’nın kudretine ve bilgeliğine tanıklıkta bulunmuştur. Aynı şekilde, Matta da önce Yahuda İskariyot ile Ferisiler arasında geçen konuşmayı aktarmış ve sonra Yahuda’nın pişmanlığının ve parayı geri getirmesinin Yahudi liderleri nasıl dolaylı yoldan bir tarla satın almak zorunda bıraktığını anlatmıştır. Bu sayede Yahudi din görevlileri tarafından bir tarla satın alınması ile Yeremya’ya akrabasından bir tarla satın alması konusunda Tanrı tarafından verilen buyruk arasında bağlantı kurmuştur. Matta’nın ilgili peygamberlik sözünü bu derece büyük bir cesaret ile Yeremya’ya atfetmesinin nedeni büyük ihtimalle Yeremya’nın kitabının 32. Bölümünde yaşananlarla Yahuda’nın pişmanlığı ve ihanetin bedeli olan parayı tapınağa geri getirmesi sonrasında yaşananlar arasındaki paralellikleri Tanrısal esin yardımıyla görebilmesidir.

Her şeyden önce Matta, Yeremya’nın kitabındaki iki taraf ile Yahuda’nın Yahudi yetkililerle arkadaşlığı ve işbirliği arasındaki etkileyici benzerlikleri keşfetmiştir. Yeremya’nın bir kâhin olduğu ve tarlayı arkadaşının isteği üzerine ve Tanrı’nın buyruğu uyarınca aldığı hatırlanmalıdır. Yeremya’nın akrabasından tarla satın alması aslında bir kişiye ait mülkiyetin fakirlik sebebiyle aile ve akrabalar dışındaki kişilere geçmesini engellemeye yönelik bir buyruktu (Levililer 25:25-34). “Bu isteğin nedeni Levililer 25:25-34’te yürürlüğe konan ve Rut 4:3-4’te örneği sunulan mülkiyeti kurtarma yasasıydı. Bu yasaya göre, mal sahibi fakirleşip toprağını satmak zorunda kaldığında, akrabalar dışındaki bir kişinin eline geçmesin diye mal sahibinin en yakın erkek akrabası toprağın kullanım hakkına ve onu satın alma görevine sahip olurdu.7  Yani, bu tarlayı satın alma fikri Yeremya’ya ait olmayıp Levililer 25’teki yasa ve Tanrı’nın özel emriyle onun üzerine yüklenen bir görevdi.

"Sonra RAB'bin sözü uyarınca amcam oğlu Hanamel muhafız avlusunda yanıma gelip, 'Benyamin bölgesinde, Anatot'taki tarlamı satın al' dedi, 'Çünkü miras hakkı da en yakın akrabalık hakkı da senindir. Onu kendin için satın al.' "O zaman RAB'bin sözünün yerine geldiğini anladım. Böylece Anatot'taki tarlayı amcam oğlu Hanamel'den satın aldım. Tarlaya karşılık kendisine on yedi şekel gümüş tartıp ödedim. Satış belgesini çağırdığım tanıkların önünde imzalayıp mühürledim, gümüşü terazide tarttım. Satış belgesini -kural ve koşulları içeren mühürlenmiş kağıdı ve açık sözleşme belgesini- aldım. (Yeremya 32:8-11)

Matta’nın anlatımında Yahuda İskariyot, Yahudi dinsel yetkililere gidip onları dolaylı yoldan bir tarla satın almak zorunda bırakan kişidir. Yahudi din bilginleri, Yahuda’ya daha önce verdikleri parayı kullanım hakkı kendilerine geri verildiği için çömlekçinin tarlasını satın almaya karar vermişlerdir. Yahuda parayı istemeyip intiharından önce tapınağa fırlattığı için din bilginleri, bir kişi ile akraba olmanın metaforik anlamı sonucu Matta’nın anlatımında Yeremya’nın kuzenine karşılık gelen Yahuda İskariyot’tan parayı ve onu kullanma hakkını sembolik düzeyde miras almışlardır. Böylece, tarlayı satın alırken kullanılan para Yahuda İskariyot’a ait olduğu için din bilginleri tarafından alınan çömlekçi tarlasının aslında Yahuda’ya ait olduğunu söylemek mümkündür.8

İsa'yı ele veren Yahuda, O'nun mahkûm edildiğini görünce yaptığına pişman oldu. Otuz gümüşü başkâhinlere ve ihtiyarlara geri götürdü. «Ben suçsuz birini ele vermekle günah işledim» dedi. Onlar ise, «Bundan bize ne? Onu sen düşün» dediler. Yahuda paraları tapınağın içine fırlatarak oradan ayrıldı, gidip kendini astı. (Matta 27:3-5)

Bu noktada, Hanamel ile Yeremya arasındaki ticari işlemin Yahuda İskariyot ile Yahudi yetkililer arasındaki ticari işleme benzer olduğu da kayda değerdir. Sebebi ne olursa olsun, Hanamel “mirasından” vazgeçmiş ve yüksek değeri olan bir şeyi (ebedi mülkiyet olması beklenen bir şeyi) bir miktar para karşılığında satmıştır. Benzer bir şekilde Yahuda, on iki havariden biri olma onurunu bir miktar para karşılığında satarak bu görevinden ayrılmıştır. Her iki olayda da tarla ve ihanet karşılığında verilecek paranın ödemesi din adamları tarafından yapılmıştır. Ancak Yeremya’nın olayında tek, Yahuda’nın olayında iki tane ticari işlem vardır: önce ihanetin bedeli ödenmiştir; sonra da aynı para din bilginlerine dönmüştür ve onlar bu parayı tarla almada kullanmışlardır.

Yeremya 32’deki anlatım ile Yahuda’nın intiharından sonra yaşananlar arasındaki bir diğer önemli benzerlik, din adamlarının Tanrı Yasasına itaat etmeleri kavramı üzerine kuruludur. Yeremya’nın tarlayı kuzeninden alma sebebi, Tanrı’nın bunu ondan istemesidir ve satın alma işlemi yasanın gereği olan dürüstlük ilkesi doğrultusunda gerçekleşmiştir:

Böylece Anatot'taki tarlayı amcam oğlu Hanamel'den satın aldım. Tarlaya karşılık kendisine on yedi şekel gümüş tartıp ödedim. Satış belgesini çağırdığım tanıkların önünde imzalayıp mühürledim, gümüşü terazide tarttım. Satış belgesini -kural ve koşulları içeren mühürlenmiş kağıdı ve açık sözleşme belgesini- aldım. Amcam oğlu Hanamel'in, satış belgesini imzalayan tanıkların ve muhafız avlusunda oturan bütün Yahudiler'in gözü önünde satış belgesini Mahseya oğlu Neriya oğlu Baruk'a verdim. (Yeremya 32:9-12)

Matta İncili’ndeki anlatıma göre, Yahudi din bilginleri parayı yeniden tapınağın hazinesine koyamadıkları için çömlekçinin tarlasını satın almaya karar vermişlerdir. İlginç bir şekilde, bir tarla alma konusundaki son kararları parayı yasaya uygun bir biçimde kullanma arzularından kaynaklanmıştır:

Paraları toplayan başkâhinler, «Kan bedeli olan bu paraları tapınağın hazinesine koymak doğru olmaz» dediler. Kendi aralarında anlaşarak bu parayla yabancılar için mezarlık yapmak üzere Çömlekçi Tarlasını satın aldılar. (Matta 27:6-7)

Tanrı, ticari antlaşmanın sürekliliğini göstermek için Yeremya’ya ticari işlemin belgelerini bir çömlekte korumasını emretmiştir:

'İsrail'in Tanrısı, Her Şeye Egemen RAB diyor ki: Bu satış belgesini -mühürlenmiş, açık olanını- al, uzun süre durmak üzere bir çömleğe koy. (Yeremya 32:14)

Matta İncili’nde dinsel liderler çömlekçinin tarlasını satın almaya karar vermişlerdir; ki bu Yeremya’nın kitabında geçen çömlek ile sözcük bazında bağlantılıdır. Dahası, satın alma işlemi, kan parasını temsil etmesi sebebiyle tarlaya verilen isim aracılığıyla uzun süre unutulmamıştır:

Bunun için bu tarlaya bugüne dek `Kan Tarlası' denilmiştir. (Matta 27:8)

Son olarak, Yeremya tarafından satın alınan tarla, Yeruşalim’in işgali yakın olduğundan yabancıların hizmetinde olmuştur:

Yine de, Rab Yahve, kent Kildaniler'e teslim edileceği halde sen bana, 'Tarlayı çağırdığın tanıklar önünde gümüşle satın al' dedin." (Yeremya 32:25)

Matta İncili’ndeki anlatımda kâhinler tarafından satın alınan çömlekçi tarlası da kâhinler için değil, Yeruşalim’e gelen yabancılar için kullanılmıştır:9

Kendi aralarında anlaşarak bu parayla yabancılar için mezarlık yapmak üzere Çömlekçi Tarlasını satın aldılar. (Matta 27:7)

Matta’nın, yabancılar için bir gömü tarlası alınması ile Yeremya’da Yeruşalim’in yabancılar tarafından işgali sırasında alınan tarlaların tasviri arasında bir bağlantı tespit etmiş olması da olasıdır:

Sizlerin, 'Viran olmuş, insansız, hayvansız, Kildaniler'in eline verilmiş' dediğiniz bu ülkede yine tarlalar satın alınacak. (Yeremya 32:43)

Bu ayetlerin ışığında, Yahuda İskariyot’un pişmanlığının ve intiharının, Eski Antlaşma’daki bir peygamberlik sözünün gerçekleşmesiyle yakından bağlantılı olduğu açıktır. Matta gibi, Luka ve Yuhanna da Yahuda’nın on iki havariden biri seçilmesinin ve Mesih’e ihanet etmesinin, Tanrı’nın planının vazgeçilmez bir parçası olduğunu belirtmişlerdir. Yahuda, kurtuluş tasarısındaki rolünün farkında olmadan, söylediği ve yaptığı her iyi ve kötü şeyle Mesih’e bir şekilde hizmet etmiştir.

Elçilerin İşleri’nde Yahuda İskariyot

İlk olarak Luka, Yahuda’nın ihanetinin nedeninin açgözlülük olduğunu vurgulamış ve Yahuda’nın para sevgisinin Rabbine duyduğu sevgiye baskın çıktığını ima etmiştir. İlginç bir şekilde, İncilci Yuhanna da Yahuda İskariyot’u yoksullar için toplanan parayı aşıran açgözlü bir kişi olarak tanıtmıştır. Ayrıca Yuhanna İncili’ne göre, Yahuda yoksulların haklarını savunuyormuş gibi görünerek yalan da söylemiştir:

Meryem, çok değerli saf hintsümbülü yağından yarım litre kadar getirerek İsa'nın ayaklarına sürdü ve saçlarıyla ayaklarını sildi. Ev yağın güzel kokusuyla doldu. Ama öğrencilerinden biri, İsa'yı sonradan ele verecek olan Yahuda İskariyot, «Bu yağ neden üç yüz dinara satılıp parası yoksullara verilmedi?» dedi. Bunu, yoksullarla ilgilendiği için değil, hırsız olduğu için söylüyordu. Ortak para kutusu ondaydı ve kutuya konulandan aşırıyordu. İsa, «Kadını rahat bırak» dedi. «Bunu benim gömüleceğim gün için saklasın. Yoksullar her zaman aranızdadır, ama ben her zaman aranızda olmayacağım.» (Yuhanna 12:3-7)

Bu olayda Yahuda’nın yakında gerçekleşecek ihanetinin işaretini verdiğini ve havariyken haine dönüşme nedenini görebiliyoruz: parayı Mesih’ten daha çok sevmiştir ve Mesih’i düşmanlarına teslim ederek daha fazla para elde etmeye hazırlanmaktadır. Elçilerin İşleri kitabında Luka, Yahuda’nın ihanetini ve trajik ölümünü onun açgözlülük günahıyla ilişkili olarak tasvir ederek ihanet eden havarinin en belirgin özelliğinin açgözlülük olduğunu ön plana çıkaran Yuhanna ile benzeşir. Elçilerin İşleri’nde Petrus, Yahuda’nın ölümünün dehşet verici detaylarını, hemen gerçekleşen ilahi adalet kavramı doğrultusunda onun günahının (açgözlülük) doğal bir sonucu olarak tanımlamıştır:

Bu adam, yaptığı kötülüğün karşılığında aldığı ücretle bir tarla satın aldı. Sonra baş aşağı düştü, bedeni yarıldı ve bütün bağırsakları dışarı döküldü. (Elçilerin İşleri 1:18)

İncilci Luka, Elçilerin İşleri’nde Kilise’nin ilk günlerinde meydana gelen önemli olayları hemen gerçekleşen ilahi adaletin işareti olarak gösterirken insanların paraya duyduğu aşırı sevgiden kaynaklanan günaha vurgu yapmıştır. Bunun sonucunda Luka’nın bu kitabında Yahuda’nın dehşet verici ölüm tasvirini açgözlülüğe dayanan günahkâr eylemlerin sonucunu örneklendiren temel bir tipoloji olarak değerlendirmek mümkündür. Elçilerin İşleri’ndeki konusal bütünlüğe ve metinsel tutarlılığa uygun bir şekilde Luka, açgözlü bir çiftin trajik sonunu da detaylı bir şekilde aktarmıştır:

Hananya adında bir adam, karısı Safira'nın onayıyla bir mülk sattı, paranın bir kısmını kendine saklayarak gerisini getirip elçilerin buyruğuna verdi. Karısının da olup bitenlerden haberi vardı. Petrus ona, «Hananya, nasıl oldu da Şeytan'a uydun, Kutsal Ruh'a yalan söyleyip tarlanın parasının bir kısmını kendine sakladın?» dedi. «Tarla satılmadan önce sana ait değil miydi? Sen onu sattıktan sonra da parayı dilediğin gibi kullanamaz mıydın? Neden yüreğinde böyle bir düzen kurdun? Sen insanlara değil, Tanrı'ya yalan söylemiş oldun.» Hananya bu sözleri işitince yere yıkılıp can verdi. Olanları duyan herkesi büyük bir korku sardı. Gençler kalkıp Hananya'nın ölüsünü kefenlediler ve dışarı taşıyıp gömdüler. Bundan yaklaşık üç saat sonra Hananya'nın karısı, olanlardan habersiz içeri girdi. Petrus ona, «Söyle bana, tarlayı bu fiyata mı sattınız?» diye sordu. «Evet, bu fiyata» dedi Safira. Petrus ona şöyle dedi: «Rab'bin Ruhunu sınamak için nasıl oldu da sözbirliği ettiniz? İşte, kocanı gömenlerin ayak sesleri kapıda, seni de dışarı taşıyacaklar.» Kadın o anda Petrus'un ayakları dibine yıkılıp can verdi. İçeri giren gençler onu ölmüş buldular, onu da dışarı taşıyarak kocasının yanına gömdüler. İnanlılar topluluğunun tümünü ve olayı duyanların hepsini büyük bir korku sardı. (Elçilerin İşleri 5:1-11)

Elçilerin İşleri kitabında Luka, tarla satıp onun parasını havarilere getirme eyleminin inananların Mesih’e ve O’nun Kilisesine duydukları bağlılığı gösteren yaygın bir uygulama olduğunun da altını çizmiştir:

Aralarında yoksul olan yoktu. Çünkü toprak ya da ev sahibi olanlar bunları satar, sattıklarının bedelini getirip elçilerin buyruğuna verirlerdi; bu da herkese ihtiyacına göre dağıtılırdı. Örneğin, Kıbrıs doğumlu bir Levili olan ve elçilerin Barnaba, yani `Cesaret Verici' diye adlandırdıkları Yusuf, sahip olduğu bir tarlayı sattı, parasını getirip elçilerin buyruğuna verdi. (Elçilerin İşleri 4:34-37)

Kısacası, ihtiyacı olanlara yardım sağlamak amacıyla tarlalarını satan kişiler ve Barnabas, Yahuda İskariyot (Elçilerin İşleri’nde açgözlülük konusunda ilk adı geçen kişi) ve Hananya-Safira çifti gibi açgözlü günahkârlarla karşıtlık oluşturmuştur.

Bunun dışında, Luka’nın Yeni Antlaşma içindeki ikinci kitabının tamamında parasal konularla bağlantılı başka tür günahlar büyük önem taşır. Örneğin Petrus, Tanrı’nın Ruhunu satın alınabilecek bir mal gibi görerek kendisine para teklif eden bir büyücüyü kınamıştır:

Elçilerin bu el koyma hareketiyle Kutsal Ruh'un verildiğini gören Simun onlara para teklif ederek, «Bana da bu yetkiyi verin ki, kimin üzerine ellerimi koysam Kutsal Ruh'u alsın» dedi. Petrus ona şöyle dedi: «Paran seninle birlikte mahvolsun! Çünkü Tanrı'nın armağanını parayla elde edebileceğini sandın. Senin bu işte bir payın, bir hakkın yok. Yüreğin, Tanrı'nın gözünde doğru değildir. (Elçilerin İşleri 8:18-21)

Luka’nın Elçilerin İşleri’nde Yahuda’nın ölümünü Mattanınkinden tamamen farklı bir açıdan betimleme şeklinin, onun ön plana çıkardığı konularla uyumlu olduğunu – ki Luka’nın konuları ele alış tarzı kitabındaki konusal bütünlüğü sağlamaya yöneliktir – artık bildiğimize göre, Matta ve Luka’nın kendilerine özgü yazım tarzları arasındaki bağlantıyla ilgili yeni bir soru sorabiliriz. Başka bir deyişle, Luka’nın metninin kendi içinde tutarlı olduğu kesindir; ama benzer bir uyumun Yahuda İskariyot’un intiharının anlatıldığı Matta 27. Bölüm ile günahı nedeniyle Yahuda’nın başına gelen felaketin anlatıldığı Elçilerin İşleri 1. Bölüm arasında da var olduğunu kanıtlamak mümkün müdür? 

Bu soruya benim kişisel cevabım EVET olacaktır. Tüm belirgin farklılıklara rağmen, Matta ve Luka’nın anlatımları arasındaki uyumu keşfetmenin mümkün olacağını düşünüyorum; ve çıkarımlara dayanan uyum her iki İncilcinin de (Matta’nın direk, Luka’nın ise dolaylı bir biçimde) Yeremya isimli aynı peygamberin kitabına atıfta bulundukları gerçeğinden kaynaklanmaktadır. Yine de Matta ve Luka’nın anlatımları farklılık göstermektedir; çünkü bu iki İncilci aynı peygamberlik kitabının iki farklı bölümüne gönderme yapmıştır. Matta’nın, Yeremya’nın kitabının 32. Bölümünde yer alan bir peygamberlik sözüyle İncilinin 27. Bölümünde Yahuda’nın intiharından sonra bir tarlanın satın alınmasına yol açan olaylar arasındaki bağlantıya işaret ettiğini biliyoruz; peki Yeremya’nın kitabındaki hangi bölüm Luka’nın Elçilerin İşleri 1. Bölümde Yahuda’nın günahıyla ve feci bir şekilde ölerek cezalandırılmasıyla ilgili anlatıma karşılık gelmektedir? Yeremya’nın kitabının 19. Bölümünü derinlemesine incelememiz, Yahuda halkının günahlarından dolayı şiddetli bir şekilde cezalandırılmasıyla Yahuda İskariyot’un ihanet ve açgözlülük günahından dolayı şiddetli bir şekilde cezalandırılması arasındaki çarpıcı paralellikleri açığa çıkaracaktır. Yahuda halkının yok edilmesinin, Yeremya’nın bir çömleği kırması ile nasıl sembolize edildiğini okuyalım:

"O zaman seninle gidenlerin önünde çömleği kır ve onlara de ki: 'Her Şeye Egemen RAB şöyle diyor: Çömlekçinin çömleği nasıl kırılıp bir daha onarılamazsa, ben de bu halkı ve bu kenti öyle kıracağım. Ölüleri yer kalmayana dek Tofet'te gömecekler. (Yeremya 19:10-11)

Tanrı, Yahuda kentinin yakın zamandaki yıkımının önceden bildirilip ilan edilmesi için Yeremya’nın bir çömleği kırmasını istemiştir. Yahuda’da yaşayanların düşüşü ve feci şekildeki ölümü çömlekçinin çömleğinin, tamiri mümkün olmayacak biçimde kırılmasıyla önceden bildirilmiştir. Şaşırtıcı bir şekilde, Elçilerin İşleri kitabında Petrus, Yahuda İskariyot’un dehşet verici ölümünü Yahuda’nın günahkâr halkının yok olmasıyla sembolik bir bağlantı içinde yorumlamıştır. Tek fark, Yeremya’nın kitabındaki sembolün Yahuda İskariyot’un yaşamında gerçeğe dönüşmesidir. Onun düşüşü ve bağırsaklarının dışarı çıkması çömlekçinin çömleğinin düşmesine ve onarılmayacak biçimde parçalanmasına karşılık gelmiştir:

Bu adam, yaptığı kötülüğün karşılığında aldığı ücretle bir tarla satın aldı. Sonra baş aşağı düştü, bedeni yarıldı ve bütün bağırsakları dışarı döküldü. (Elççilerin İşleri 1:18)

Dahası, Yahuda halkının günahları ile Yahuda İskariyot’un günahları arasında şaşırtıcı sembolik benzerlikler de mevcuttur. Yeremya, Yahuda halkını sahte tanrılarına kurban sunmak için masum kanı dökmekle suçlamıştır:

De ki: 'RAB'bin sözünü dinleyin, ey Yahuda kralları ve Yeruşalim'de yaşayanlar! İsrail'in Tanrısı, Her Şeye Egemen RAB şöyle diyor: Dinleyin! Buraya, her işiteni şaşkına çevirecek bir felaket göndermek üzereyim. Çünkü beni terk ettiler, burayı yabancı bir ülke haline getirdiler. Kendilerinin de atalarıyla Yahuda krallarının da tanımadığı başka ilahlara burada buhur yaktılar, burayı döktükleri suçsuz kanıyla doldurdular. (Yeremya 19:3-4)

Petrus’un Elçilerin İşleri 1:18’deki konuşması Yahuda’nın, Rabbi olan Mesih’e ihanet edip O’nu düşmanlarının eline verdiği zaman kazandığı kötülük parasıyla bir tarla aldığını belirtir. Yani, Yahuda İskariyot’un başlıca günahları açgözlülük putuna tapmak, Rabbi Mesih’i para sevgisine kurban etmek ve böylece masum kanının dökülmesine yol açmak olmuştur.

Yahuda ve Yeruşalim halkının başına gelen felaketle Yahuda İskariyot’un Yeruşalim’de korkunç bir şekilde ölmesi arasındaki bir diğer ilginç paralellik, facianın yaşandığı yere verilen yeni isimle bağlantılıdır. Yeremya’nın kitabında, söz konusu olaylar sonucunda tanıklar Yahuda ve Yeruşalim halkının daha önceleri yaşadığı yere yeni bir isim vermişlerdir:

Bundan ötürü buranın artık Tofet ya da Ben-Hinnom Vadisi değil, Kıyım Vadisi diye anılacağı günler geliyor, diyor RAB. Yahuda ve Yeruşalim'in tasarılarını burada boşa çıkaracağım. Onları canlarına susayanların eline verecek, düşmanlarının önünde kılıçla düşüreceğim. Cesetlerini yem olarak kuşlara, yabanıl hayvanlara vereceğim. Bu kenti viraneye çevirecek, alay konusu edeceğim; oradan her geçen şaşkın şaşkın bakıp başına gelen belalardan ötürü onunla alay edecek. (Yeremya 19:6-8)

Benzer bir şekilde, Yahuda İskariyot tarafından alınan tarla da sahibinin başına gelen faciaya tanık olan Yeruşalimliler tarafından yeniden isimlendirilmiştir; üstelik bu olay Yahuda’nın yaptığı kötülüğü temsil eden bir yerde yaşanmıştır:

Kudüs'te yaşayan herkes olayı duydu. Tarlaya kendi dillerinde `Kan tarlası' anlamına gelen `Hakeldema' adını verdiler. (Elçilerin İşleri 1:19)

Son olarak, Yahuda İskariyot’un ölümünün sonuçlarını bir peygamberlik sözü bağlamında açıklarken Petrus, Mezmurlar kitabından alıntı yapmıştır:

«Nitekim Mezmurlar kitabında şöyle yazılmıştır» dedi Petrus. «`O'nun konutu boş bırakılsın, içinde kimse oturmasın.' Ve, `Onun görevini bir başkası üstlensin.' (Elçilerin İşleri 1:20)

Petrus’un atıfta bulunduğu ilk Mezmurda “Onun konutu boş bırakılsın” cümlesi tekil değil çoğul yapıya sahiptir:

Issız kalsın konakları, çadırlarında oturan olmasın! (Mezmurlar 69:25)

Bu çoğul yapı Yahuda İskariyot ile Yeremya’nın kitabında sözü edilen Yahuda halkı arasındaki sembolik bağlantıya işaret ediyor olabilir. Ayrıca bir yerin ıssız kalma kavramı, Yahuda ve Yeruşalim halkının yaşadığın yerin kirliliğiyle ilişkili olarak Yeremya’nın kitabında da geçer:

Yeruşalim'in evleri de Yahuda krallarının sarayları da Tofet gibi murdar olacak. Çünkü bu evlerin damlarında bütün gök cisimlerine buhur yaktılar, başka ilahlara dökmelik sunular sundular.'" (Yeremya 19:13)

Yeremya’nın kitabının 19. bölümünde Yahuda halkının kıyımına ait peygamberlik sözü ile 32. Bölümünde bir tarla satın almaya yönelik peygamberlik sözü arasındaki bağlantı, yukarıdaki ayetin ufak değişikliklerle 32. Bölümde işgalin sonuçlarıyla ilişkili olarak tekrarlanmasıyla belirgin hale gelmiştir:

Kente saldıran Kildaniler gelip onu ateşe verecekler. Kenti de damlarında Baal'ın onuruna buhur yakıp başka ilahlara dökmelik sunular sunarak beni öfkelendirdikleri evleri de yakacaklar. (Yeremya 32:29)

SONUÇ

Yeni Antlaşma metinlerinde Yahuda İskariyot’un ölümüyle ilgili iki farklı anlatım görmek tuhaf değildir; çünkü bu iki anlatım aslında Yeremya’nın kitabındaki iki peygamberlik sözü gibi birbiriyle bağlantılıdır. Çelişki olarak nitelenen farklılık aslında Yahuda’nın ölümünü Yeremya’nın kitabındaki iki ayrı ancak ilişkili peygamberlik sözü uyarınca ele almaktan kaynaklanmıştır.

Matta’nın İncili’nde ihanet eden havari Yahuda İskariyot’un suçluluk ve pişmanlık duyduğu söylenmiştir; ancak bu, Yahuda’nın trajik bir şekilde öldüğü ve on iki havariden biri olmanın eşsiz onurunu yitirdiği gerçeğini değiştirmez. Matta, yazdığı İncil’de Yahuda İskariyot’un Yahudi yetkililer ile giriştiği iş birliğinin sonuçlarını vurgulamıştır. İlk olarak Ferisiler ve yazıcılar ile iş birliği yapıp parayı alan ve Mesih’i çarmıha gerilmesi için ele veren Yahuda, ikinci kere aynı yetkililere gelip parayı iade etmiş ve yaşamına son vermiştir.

Öte yandan, Elçilerin İşleri kitabında Petrus, Yahuda’nın on iki kişilik havari grubundan ayrılması üzerinde durmuş ve onun intiharı sonrası yaşananlarda Tanrısal öfke ve cezanın müdahale ve sonuçlarını görmüştür. Petrus’a göre, ihanete yol açan açgözlülük günahı öncelikli olarak Yahuda’ya aittir; çünkü Yahuda, Efendisi ve Rabbine ihanet etmesi için Yahudi yetkililerce zorlanmamıştır.

Tanrı’nın sözü olan Kutsal Kitap’ın tüm sorunlarını ve iddia konusu çelişkilerini çözmeye çalışmak engin ve gizemli bir okyanusta kulaç atmaya benzer. Maalesef pek çok insan hata yapıp, her bir su damlasının okyanusu oluşturmak için mükemmel bir şekilde birleşmediğini sanarak bu okyanusun büyüklüğünü ve derinliğini küçümsediği için boğulmaktadır.

Dipnotlar

1 Bu yazı Judas Iscariot: One Man and Two Prophecies in Jeremiah isimli İngilizce makalenin Türkçe çevirisidir.

2 Bu sorular, Kutsal Kitap’ta olduğu söylenen 101 çelişkiye dahildir (60, 61 ve 62) ve çelişki iddiaları şu İngilizce makalede de çürütülmüştür.

3 Bu bölüm, Catholic Encyclopedia’nın Yahuda İskariyot isimli yazısından çeviridir. 

4 Bu bölüm, Did Judas die twice? isimli İngilizce makaleden çeviridir.

5 Aslında Badawi, Elçilerin İşlerin’de Yahuda’nın ölümüyle ilgili ayetleri yanlış anlaması ve bu konudaki bilgisizliği sonucunda Yahuda’nın ölüm zamanıyla ilgili bir sözde yeni çelişki kurgulayıp dört adet soru sormuştur. Badawi’nin iddiaları ve Andrew Vargo’nun bu iddialara verdiği yanıtlar için şu makaleye bakınız.

6 Bir başka İslamcı eleştirmen olan Shabir Ally, sadece Matta İncili’nde bulunan bazı peygamberlik sözlerini incelerken bu sözde hatayı gündeme getirmiştir. Sam Shamoun ise kapsamlı bir açıklama ile Shabir Ally’nin tüm suçlamalarını reddetmiştir (*).

7 Bu açıklama NET Bible isimli online Kutsal Kitap sitesinde Yeremya 32:7’deki dipnottan (15) çeviridir.

8 Bir başka ilginç detay, Yahudi yetkililerin Yahuda İskariyot’un geri getirdiği parayla bir tarla satın alma kararının (Matta 27:3-10), Mesih’in Yahudiye valisi Pontius Pilatus’un konağına götürülmesinden hemen sonra (Matta 27:1-2) anlatılmasıdır. Yeremya, bir tarla satın alınması için Tanrı’nın verdiği buyruğu, Yahuda kralının evinde hapiste tutulurken yerine getirmiştir (Yeremya 32:2).

9 Burada İncilci Matta, Yeremya’nın önceden bildirdiği işgal ile Mesih’in Yeruşalim’in işgali hakkındaki peygamberlik bildirisi arasında bağlantı kurmak istemiş olabilir.